Her yıl bu mevsimde Muş Ovası’nı süsleyen laleler bu yıl yağışların fazla olmasından olumsuz etkilendi. Muş’un sembolü olan lalenin yeterince tanıtımı yapılmıyor.
Muş Ovasını kırmızıya boyayan Muş Lalesi bu yıl da yağışların kurbanı oldu. Her yıl Nisan ayının son günleri ile Mayıs ayının ilk haftası arasında ovayı kan kırmızıya bürüyen lale, bu yıl yağışların fazla olmasından dolayı çıkmadı.
Koskocaman lale tarlasında tek tük lalelerin olduğu gözlenirken, ziyaretçilerinde hayal kırıklığına uğradığı bildirildi. Her gün onlarca vatandaşın tarlaları ziyaret ettiği ancak beklenmeyen manzara karşısında şaşkına döndükleri belirtildi.
Kentin en önemli tanıtım kaynaklarından biri olan ve bugüne kadar bir türlü istenilen düzeyde tanıtımı yapılmayan Muş Lalesi’nin son yıllarda giderek tükenme tehdidi altında olduğu kaydedildi. Ömrünün kısa olması nedeni ile ortalama 10-15 gün süre ile tarlaları süsleyen lalenin yağışlardan dolayı ömrünün ortalama 1-2 güne kadar indiği iddia ediliyor.
Bahar aylarında Muş Ovasında yeşeren ve sadece 15 gün ömrü olan Muş Lalesi için daha önce çeşitli çalışmalar yapılacağı yönünde açıklamalar yapılmasına rağmen halen bu araştırma ve çalışmaların ne aşamada olduğu merak ediliyor.
Özellikle kentin kırsal bölgelerinde kendiliğinden yetişen Muş Lalesi, havaların ısınmaya başlaması ile çıkar. Genellikle Nisan Ayı sonları ve Mayıs Ayı başlarında 15 gün süre ile ovayı kırmızıya bürüyen Muş Lalesi yeterince tanıtılmıyor.
MUŞ LALESİ
Muş Valiliğinin resmi internet sitesinde Muş Lalesi, hakkında yer alan bilgiler aşağıya çıkartılmıştır:
Lale zambakgillerdendir. Yaprakları uzun, mızraksıdır. Sapının üstünde tek bir çiçek bulunur. Çiçekler çok çeşitli renklerde olduğu gibi alacalıda olabilir. Muş lalesi ise kırmızı mızraksı bir yapıya sahiptir.
Türlü renklerde güzel çiçekler veren lale bir süs bitkisidir. Anavatanı İlimizin de yer aldığı Batı Asya olan lale, ilk olarak anavatanı Türkiye’de yetiştirilmiş, bu arada bir hayli geliştirilmiştir. Bir döneme adını varan lale çiçeği ilk defa VI. YY. Yurdumuzdan Avrupa’ya götürülmüştür. Çiçeğin adı da Avrupa dillerine biçimi sarığı andırdığı için “Tülbent” sözünden gelmiş, laleye “Tulipe” denilmiştir.
Yurdumuzda en çok VII. YY. lale yetiştirme işine büyük önem verilmiş, en güzel laleler İstanbul Saraylarının başlıca süsü haline gelmiştir. O zaman çiçek meraklılarının en büyük amacı görülmemiş renklerde yeni laleler yetiştirmekti. Her lale cinsinin bir ismi olurdu. O dönemlerde Avrupa’dan İstanbul’a çeşitli laleler getiriliyordu. Yüksek fiyatta alıcı bulan lale için zamanın hükümeti fiyat artışını durdurmak için narh koymak zorunda kalmıştır.
Lalenin böylesine geniş bir yayılış alanı bulması süsleme sanatlarında, mimarlıkta, motif olarak kullanılmasını da sağlamıştır. Çeşme, cami ve türbelerde lale şekilleri işlenmiştir.
Lalenin anavatanından olan İlimizde yanlış hasat ve tarım alanlarının genişlemesi ile lale alanları hızla daraltılmıştır. Muş lalesi hemcinsleri gibi soğandan yetişir. İlkbaharda Nisan sonu ile Mayıs başlarında çiçek açar 15 gün gibi kısa bir ömrü vardır. İşte bu dönem içerisinde nefesleri kesecek güzellikte bir manzara oluşur. Kışın lale soğanları soğuktan kaçarak toprağın derinliklerine çekilirler her soğandan bir tek lale çıkar.
Muş Lalesi özeliğini kaybetmemiş, fakat lale bitkisinin soğan yaprak ve çiçeklerinde kalbe etki eden Tulip alkoloidinin bulunması nedeni ile soğanları ile birlikte hasat edilmiştir. Ayrıca tarım alanlarının genişlemesi ile lale alanlarının hızla azalmıştır. Çiçek tohumundan lale yetiştirilmesi 3–6 yıl gibi bir sürede çiçek verdiği göz önüne alınarak Muş Lalesinin yok olmasını önlemek üzere lale alanları koruma altına alınmıştır. İlki 2000 yılında lale festivali her yıl 29–30 Nisan tarihlerinde yapılmaktadır.
Muş`un Sesi Gazetesi